Hayatı boyunca bir çok şey söyler insanoğlu. Bunlardan bazıları sürekli tekrar edilen şeyler kabilindendir. Hayatınız boyunca duyduğunuz bir çok sözcük dile getirdiğiniz bir çok sözcük olacaktır. Peki bu söylenen ve işitilen sözcüklerin genellikle nelere ilişkin olduğunu düşünü yor musunuz? Bankacılık yapan bir kimsenin hayatının büyük kısmında sektörü ile ilgili sözcükler dolanacaktır. Bir spor yazarının yaşamındaki sözcükler de yine kendi alanında olacaktır. Meslekleri bir tarafa bıraktığımızda hayatımızın geri kalan kısmında neler oluyor ve ne tür kelimeler konuşuluyor ve işitiliyor dersiniz. İşte hayatımızın kırılma noktası burası aslında. Çünkü hiçbir zaruret sizi konuşacağınız ve/veya duyacağınız sözcükler konusunda baskı altına alamaz. Kısacası bu sözcükler sizin tarafınızdan seçilen ve seçilecek sözcükler olacaktır.
Benim asıl vurgulamak istediğim nokta ise bu sözcük tekrarlarının kendini kanıtlayan kehanet misüllü bir güce ve enerjiye sahip olmasıdır. Neden bir çok insan hayatlarında köklü değişikler yapmak ister de bunu bir türlü yapamazlar. Neden bir çok insan bir türlü hayati hamlede bulunamazlar. Mevcut durumundan ötürü zırlayan bir çok insan olduğu halde bu durumu değiştirecek gücü neden kendilerinde bulamazlar. Kısacası neden aslında bir çoğumuz böylesi kısır ve verimsiz bir durumda bulunmaktayız ve bu gidişata neden “dur” diyemiyoruz.
Aslında bu durumdan kurtulmak isteyen bir çok insan var. Mevcut durumunu yeterli bulmayan kendini başarılı bulmayan o kadar çok insan var ki. Gelin görün ki hayatlarında göz kamaştırıcı bir değişikliği başlatacak o adımı o sihirli adımı bir türlü atamamaktadırlar. Anlatmaya çalıştığım şeyler işte bunlar. Hayatımıza egemen olan mantık bir dil kullanır. Yani hayatını bir dil ile devam ettirir. Bu dil genel olarak birbirine benzeyen sözcüklerden oluşur. Bizim kullandığımız sözcüklerle çevremizde bulunan insanların kullandıkları sözcükler kesinlikle birbirinden çok farklı sözcükler değildir. Kendisi ile dostluk yaptığınız,arkadaşlık yaptığınız,yediğiniz içtiğiniz kim varsa çevrenizde, onlarla beraberken kullandığınız sözcükler ve onların kullandıkları sözcükler arasında kesinlikle bir uçurumdan söz etmek kimsenin haddi değildir.
Burada hiç kimsenin aklına gelmeyen önemli bir oluşum söz konusudur. O da şudur; hayatımız boyunca bizler kendi mantığımızı kendi yaşamsal felsefemizi , inancımızı ve bunun doğal bir sonucu olarak da tüm bunları ifade eden bir dil oluştururuz..
Bu dil, tıpkı bir enerji yada güç merkezi ya da bir cephanelik gibi oluşmaya başlar. Burada akıldan çıkmamamsı gereken bir nokta da şudur; bu oluşan güç merkezi iyi ya da kötü, hayırlı ya da hayırsız bir şekilde gerçekleşebilme serbestisine sahiptir. Kısacası oluşan bu güç merkezi kesinlikle hayırlı bir amaç için oluşacak diye sanılmamalıdır.
Bir çok insan bu merkezi oluştururken yani yaşamımıza egemen olan dili oluştururken kendilerinde bir zafiyete yol açabilecek ya da kendilerini güçsüz kılacak bir hazırlık yaptıklarının da farkında değillerdir. Yani konuştuğumuz dil kullandığımız sözcükler hayatımız boyunca bizi destekleyen ya da bizi köstekleyen gizli bir merkez gibi çalışacaktır.
İnsanoğlu burada şunu gözden kaçırmaktadır.Kullandığımız dil, kullandığımız sözcükler yaşamımızı nasıl etkileyebilir ki? İşte bu tür yaklaşımlar insanoğlunun kullandığı dilin hayatındaki etkisini hayatında ki gücünü görememesinden kaynaklanan kusurlar onların hayatını bir kumpas içine sokmaktadır. Önemli olan bunu fark etmektir. Önemli olan kullanılan bu dilin nasıl bir yaptırım gücüne sahip olduğunu ve nasıl bir enerji alanı yarattığını görmektir. Bunu fark ettikten hemen sonra insanlar bu duruma “dur” diyecekler. Dur dedikten hemen sonra da onları güçsüz kılan o dili ve o dil ile birlikte egemenliğini sürdüren inancı değiştirmek adına önemli adımlar atmak zorunda olacaklarını bileceklerdir. İnsanoğlu kullandığı sözcüklerin havada buharlaşıp kaybolduğunu zannede dursun bu sözlerle oluşan güç merkezi hayatımızı yönetip duracaktır.
Ünlü bir doğulu düşünürün de dediği gibi düşüncelerine dikkat et davranış olur, davranışlarına dikkat et alışkanlık olur, alışkanlıklarına dikkat et karakterin olur, karakterine dikkat et kaderin olur.
Enver Nugay
Kendi gerçekliğini fark edebilmek için, kendin zannettiğin kişiyi terk etmelisin
Enver NUGAY